Ay yok! ben buraları çok ihmal ettim, çok. Oysaki burası için çok güzel hayallerim vardı benim; Pucca gibi olacaktım ben, hayat hikayemi ortaya serecek, hem rezil olacak, hem de sonunda istediğim kitabı bastırıp instagram üzerinden milletin hayatını yeterince işgal etmiyormuş gibi bir de kitaplıklarını ele geçirecektim! Resmen üşengeçlikten hayallerin peşinden koşamıyorum ben, Yengeç burcu işte mahzur görüverin artık.
Son iki ayda hayatım hiç olmadığı kadar rayına girdi vallahi. Neremi kaşısam bilemiyorum ama eğer bu durum bozulursa içine gireceğim depresyondan tövbe billah yüz yılda çıkmamam herhalde. Sonra gelsin kilolar! Kilo deyince instagramda paylaştığım ve yorumlarımdan daha çok beğeni attığı resmim geldi aklıma. Şimdi o fotoğraftan sonra insanların bana en çok sorduğu soru "Abi, psikolojik bir sorun yüzünden mi kilo aldın?" oldu. Kimseye dönüpte "Hayır tatlım, genel olarak milletin psikolojisini bozduğum için psikolojim hep sağlamdı ama ben camışım! Yani camış gibi yeme isteğim var!" diyemedim. Yahu buradan söylüyorum çünkü aramızda sır olarak kalacak. Ben doğar doğmaz mama arayan bir bebekmişim ve kilo basamaklarını o kadar hızlı atlamışım ki bebek arabası üreticileri o dönemlerde üstümden çok para kazanmışlar. Şimdi hiç birini helal etmiyorum orası ayrı tabii. Bebeklik böyle olunca çocukluk dönemimi az çok tahmin edersiniz diye düşünüyorum. karşı apartmanımıza girip köfte malzemesi toplayıp anneme verdiğim, üstüne temiz dayak yediğim, bununla da yetinmeyip camlara balkonlara koşup "Komşular bu kadın beni aç bırakıyor!" diye hunhraca bağrılan bir çocukluk geçirmişim ki buradan annemi ne kadar sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim çünkü benim çocuğum böyle olsa yemin ediyorum bir yere kilitler ve orada unuturdum ama kadıncağız gıkını çıkarmamış, arada bir terlikle haklı olan isyanını dile getirmiş. Çilekeş anam benim! Ergenlik döneminde "Nişanlık çirkin olur bak ye!" mottosu ile yemek yedirilmeye başlayınca "Ayyy! yeter be, hep sizin için yedim artık kendim için yiyeceğim!" diyerek kilolarımı kendi haline bıraktım ama ne bırakış. İkili menüleri tek başına yemeler , yarım pastadan girilen şeker komaları, kışın yenilen kocaman dondurmalar yüzünden hasta olmalar falan derken tartının ibresi artık kilolarımı göstermez oldu ve minimal tartıların yerini kantarlar aldı. İlk 187 gibi bir rakamı görünce diyet yapmaya başladım ama tamamen sağlıksız bir şekildeydi bu ve televizyonda sağlıksız diyetler yüzünden sağlıklarından olan insanları görmeme rağmen asla bu diyetten hız kesemedim ve üstüne birde haftanın beş günü gittiğim spor eklenince hızlıca kilo vermem kaçınılmaz oldu. Bu diyetin sonunda hem 115 kiloya inebildim ve aynı zamanda kilo aldırmayan anti-depresanın hangisi olduğunu öğrenmiş oldum. Hayatımın en güzel dönemiydi vallahi o dönemler, istediğimi giyebiliyordum ve gittiğim mekanlarda insanların ilgisini çekiyordum, yani beni görseniz manken falan zannedersiniz o derece bir egom vardı. Sonrasında Allah büyük bir ihtimalle "bu geri zekalıya bu kadar zayıflık yeter, iyice dağıtmadan hayatına birini sokalım ve kiloları geri alsın, insanlar da bir nefes alsın!" demiş olacak ki hayatımın en pişman olduğum kişisini hayatıma sokmam ve aynı hızda çıkması ile depresyonun kucağına kolasına ilaç atılmış masum köylü kişisi gibi düşerek hızlıca yemeye başladım ama bu sefer yeme işini çok abarttım gerçekten de. tekrardan 140'lı rakamlara çıkarak sürdürdüğüm hayatımda yine de mutlu sayılabilirdim aslında. Acı çekmesem ve sürekli intihar kıyılarında gezmemiş olsaydım kilo almak benim için asla sorun olmazdı çünkü kilolarımla her zaman barışık yaşadım. Birileri bana "Yarma" dediği için kendimi eve kilitlemedim, üstlerine oturmayı tercih etmek daha kolaydı ve her zaman onu yaptım. Eğer sakatlanıp ameliyat olmak zorunda olmasam asla kilo vermeyi düşünmezdim zaten ama o ameliyat için MR bile çektiremeyince artık bir dur deme zamanı gelmişti ki onu da beynime sokan ablam oldu. Kardeşimiz gibi gördüğümüz kuzenimiz, ablam ve ben önümüzde koca koca hamburgerleri yerken ablamın "Yeter artık, bizim bu kiloları vermemiz gerek hacı, nereye kadar bu şekilde devam edeceğiz" lafıyla birden birer Ebru Şallı'ya döndük ve büyük bir azim örneği ile bir yılı doldurmadan ideal kilolarımıza oldukça yakın sayılara ulaştık. Şimdi işin özü, gurup çalışması ve istek oldu ama sonuçta yaptık değil mi? Zayıflama sürecimiz bayağı uzun olduğu için kendisine bir sonraki yazılarımızda değineceğim ama şuradan gitmeden önce doktor kontrolünde ve sağlıklı kaybedilen kilolar geri gelmiyor arkadaşlar onu söylemek istiyorum sizlere.
Son bir şey daha söylemek istiyorum ama bu hayatımı karıştıran ve kilo almama yol açan insan kişisine geliyor; Senden nefret etmem işte bu yüzden! Hayatımı o kadar zor toparladım ve bunu yaparken sana o kadar çok beddua ettimki! Umarım biri gerçekleşir ve basur olursun! Öpüyorum çok :)
Çok samimi ve güzel yazı 👍
YanıtlaSilKarşımda konuşuyorsun sandım, cevap verecektim yani 😁 gerçekten çok samimi. Eline sağlık. Tabii ki devam etmelisin ve ayrıca... Pucca da kimmiş 😊
YanıtlaSil